Türkiye, küresel etkisini artırmak ve geleneksel Batılı müttefiklerinin ötesinde yeni bağlar kurmak amacıyla, BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) grubuna katılmak için resmi başvurusunu yaptı. Konuya ilişkin açıklamalar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yönetiminin jeopolitik ağırlık merkezinin gelişmiş ekonomilerden uzaklaştığına inandığını gösteriyor.
Batı'dan Uzaklaşma ve Yeni Stratejik İttifaklar
Türkiye'nin BRICS'e katılma başvurusu, Batı ile yaşanan anlaşmazlıklar ve AB'ye katılım sürecinde ilerleme kaydedilememesinden duyulan hayal kırıklığı ile bağlantılı. Erdoğan, hafta sonu yaptığı açıklamada, Türkiye'nin hem Doğu hem de Batı ile ilişkilerini eş zamanlı olarak geliştirerek güçlü ve müreffeh bir ülke olabileceğini vurguladı.
BRICS Üyeliği Türkiye'ye Ne Getirecek?
BRICS, kendisini Dünya Bankası ve IMF gibi Batı egemenliğindeki kurumlara bir alternatif olarak konumlandırıyor. Türkiye'nin bu bloğa katılması, ülkenin Rusya ve Çin ile ekonomik işbirliğini derinleştirmesine ve AB ile Asya arasında bir ticaret kanalı oluşturmasına yardımcı olabilir. Aynı zamanda, Türkiye'nin Rusya ve Orta Asya'dan gaz ihracatı için bir merkez olma hedefi de bu stratejik hamleyle uyumlu görünüyor.
Zirvede Genişleme Konuşulacak
BRICS'in genişlemesi, 22-24 Ekim tarihlerinde Rusya'nın Kazan kentinde yapılacak bir zirvede ele alınacak. Malezya, Tayland ve Türkiye'nin yakın müttefiki Azerbaycan da gruba katılmak isteyen ülkeler arasında yer alıyor. Çin'in, BRICS'in küresel nüfuzunu artırmak için ABD ile müttefik olan ülkelere yönelik stratejik hamleler yaptığı belirtiliyor.
Erdoğan'ın Çok Yönlü Dış Politika Vurgusu
Erdoğan, daha önce Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin genişletilmesi ve Şangay İşbirliği Örgütü'ne katılma ilgisini dile getirmişti. Son açıklamalarında, Avrupa Birliği ile Şangay İşbirliği Örgütü arasında bir seçim yapmak zorunda olmadıklarını belirterek, Türkiye'nin kazan-kazan temelli bir ilişki stratejisi izlemesi gerektiğini ifade etti.