Türkiye’yi sarsan Yenidoğan Çetesi soruşturması kapsamında hazırlanan iddianame, bebeklerin ölümleri üzerinden haksız kazanç elde edildiğine dair korkunç detayları ortaya çıkardı. Özellikle çete içinde yer aldığı belirtilen şüpheli hemşire Hakan Doğukan Taşçı, verdiği itiraflarla çetenin işleyişini gözler önüne serdi. Taşçı, sağlık personelinin iş birliğiyle yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde bebeklerin ölüme terk edildiğini ve bu süreçte SGK’ya usulsüz fatura kesildiğini açıkladı.
Çarpıcı itiraflar ve elde edilen deliller, 22’si tutuklu 47 şüphelinin yer aldığı soruşturmanın derinleşmesine neden oldu. İşte Türkiye’nin kanını donduran Yenidoğan Çetesi davasında yaşananlar ve hemşirelerin korkutucu itirafları…
Yenidoğan Çetesi Nedir? Bebekler Üzerinden Haksız Kazanç Oyunu
Soruşturma, 112 Acil Çağrı Merkezi’ndeki görevlilerin, bebek hastalarını önceden anlaşılan özel hastanelere sevk ederek bu hastanelerde usulsüz işlemler yapılmasını sağladığını ortaya çıkardı. Söz konusu hastanelerde yenidoğan bebeklerin tedavi edilmediği ve erken taburcu edilerek hayatlarının tehlikeye atıldığı tespit edildi. Çetenin bu yöntemle hem SGK’dan fahiş faturalar kestiği, hem de bazı bebeklerin ihmal nedeniyle ölümüne neden olduğu iddia edildi.
İstanbul’daki Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 1399 sayfalık iddianamede, 197 ayrı suça ilişkin telefon kayıtları ve sorgu ifadeleri yer aldı. Örgüt lideri olarak gösterilen Dr. Fırat Sarı, verdiği ifadede suçlamaları reddederken, bazı hemşire ve sağlık çalışanları ise etkin pişmanlık yasasından yararlanmak istediklerini belirtti.
Hemşire Hakan Doğukan Taşçı: “Bırak Ölsün” Talimatları Aldım
İddianamede en dikkat çeken ifadelerden biri, çetenin içinde yer alan Hakan Doğukan Taşçı’ya ait. Taşçı, verdiği ifadede, hastane yönetiminden ve doktorlardan sürekli olarak "Bebekle ilgilenme, bırak ölsün" talimatları aldığını belirtti. Taşçı, işlerin çığırından çıkmasıyla örgüt lideri olarak gösterilen Fırat Sarı ile büyük tartışmalar yaşadığını söyledi:
“Bir hastanın yaşama şansı az olmasına rağmen elimden geleni yapıyordum. Ancak Fırat Hoca, ‘O hastayla ilgilenme, bırak ölsün’ diyordu. Çocukların hayatını kurtarmak için mücadele ettiğimde işimi yapmamı engellediler.”
“Rehabilitasyon Merkezlerinde Bebekler Üzerinden Haksız Kazanç Sağlandı”
Taşçı’nın ifadeleri, hastanelerdeki yoğun bakım ünitelerinin amacından saptığını ve yenidoğan bebeklerin, sadece gelir sağlamak için hastanelere yatırıldığını gösteriyor. İddianamede yer alan bilgilere göre, doktorlar ve hastane yöneticileri, bebeklerin erken taburcu edilmesinin önüne geçerek hastanede yatış sürelerini gereksiz yere uzatıyordu. Bu durum SGK’dan fazla fatura kesilmesine neden oldu. Ayrıca, bazı ilaçların ve tıbbi malzemelerin de usulsüz şekilde hastalara uygulanmış gibi gösterildiği ortaya çıktı.
Örgüt Elebaşı Olduğu İddia Edilen Dr. Fırat Sarı Suçlamaları Reddetti
İddianamede, örgütün lideri olduğu belirtilen Dr. Fırat Sarı, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmayı reddetti. Dr. Sarı, verdiği ifadede geçmişte PKK üyeliğinden hüküm giydiğini ve daha sonra sağlık sektörüne döndüğünü söyledi. Suçlamaları kabul etmeyen Sarı, hastanelerle yapılan anlaşmaların yasalara uygun olduğunu iddia etti:
“İl Sağlık Müdürlüğünün tespit ettiği eksiklikler hastane yönetimlerinin sorumluluğundadır. Epikriz raporlarının düzenlenmesi doktorların görev alanıdır. Ben yalnızca danışmanlık hizmeti verdim.”
Hemşireler: “Bebeklerin Ölümleri Üzerinden Para Kazanılıyordu”
İddianamede, çete içinde yer aldığı belirtilen diğer hemşireler de etkin pişmanlık kapsamında ifade verdi. Hasan Basri Gök, bebeklerin durumlarının kötüleşmesine rağmen faturalandırma amaçlı hastanede tutulduğunu ve epikriz raporlarının usulsüz düzenlendiğini belirtti:
“Fırat Sarı, SGK’ya fatura edilmesi için raporları düzenlememizi istedi. Yoğun bakımdaki bebeklere tek ilaç verilmesi gerekirken beş ilaç kullanılmış gibi gösterildi.”
Gök ayrıca, yabancı uyruklu bebeklerin hastanelerde istenmediğini, çünkü SGK’nın bu hastalar için ödeme yapma sürecinin uzun sürdüğünü belirtti.
Ambulans Şoförü: “Kendimi Hastane Koordinatörü Olarak Tanıttım”
Soruşturmada yer alan ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir, bazı hastanelerle anlaşarak hastaların sevkini sağladığını kabul etti. Özdemir, WhatsApp üzerinden hastanelere kendisini yenidoğan koordinatörü olarak tanıttığını, ancak amacının hastalara yardımcı olmak olduğunu söyledi. Özdemir, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini belirtti.
Hastane Çalışanlarının Telefon Görüşmeleri İddianamede Yer Aldı
İddianameye giren tape kayıtları, çetenin işleyişini tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Bir telefon görüşmesinde, bir doktor ile hemşire arasında geçen konuşma şu şekilde yer aldı:
Doktor: “Bebek kötüleşmiş, aspirasyon yapmamış mıydınız?”
Hemşire: “Evet hocam, ama zaten öleceği belliydi.”
Doktor: “Yapacak bir şey yok. Ailesine kötüleştiğini söyleyin. Adrenalini biraz daha verip monitörü açık bırakın.”
Bu konuşmalar, hastaların hayatının umursanmadan tedavi sürecinin suistimal edildiğini gözler önüne serdi.
Yenidoğan Çetesi Soruşturmasında 47 Şüpheli, 22 Tutuklu
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 22’si tutuklu toplam 47 şüpheli hakkında dava açıldı. İddianamede 197 ayrı suç eylemi listelendi ve şüphelilerin telefon görüşmeleri delil olarak sunuldu. Soruşturma kapsamında, çetenin devlet hastanelerine sahte epikriz raporlarıyla fatura kestiği ve milyonlarca liralık haksız kazanç sağladığı tespit edildi.