MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gündemi sarsan açıklamalarıyla dikkatleri üzerine çekti. PKK ile mücadelede kararlı duruşuyla bilinen Bahçeli, bu kez alışılmışın dışında bir öneriyle ortaya çıktı. Bahçeli, Abdullah Öcalan’ın Meclis’e gelerek terörün sona erdiğini ve PKK’nın tasfiye edildiğini açıklaması gerektiğini söyledi. Bu çağrı, sadece muhalefette değil, kendi tabanı içinde de büyük yankı uyandırdı. Öcalan’ın bu süreçte nasıl bir rol oynayacağı tartışmaları hararetlenirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan da Bahçeli’ye desteğini açıkça ilan etti. Ancak, bu yeni süreç, taraflar arasında şimdiden büyük anlaşmazlıklara sahne oluyor.
Erdoğan’dan Bahçeli’ye Tam Destek: "Bu Bir Devlet Politikası"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahçeli’nin çıkışına yönelik desteğini “Cumhur İttifakı tarafından açılan tarihi fırsatın kişisel hesaplara kurban edilmemesini umut ediyoruz” sözleriyle ifade etti. Erdoğan’ın konuşmasında “partimiz” ya da “Bahçeli” yerine “Cumhur İttifakı” ifadesini kullanması dikkat çekti. Bu söylem, Bahçeli’nin yaptığı çağrının yalnızca bir siyasi hamle değil, bir devlet politikası olduğunu gözler önüne serdi.
Erdoğan, 1 Ekim’deki Meclis açılış konuşmasında bu sürecin sinyallerini vermişti. Ancak asıl karar, 3 Ekim’de yapılan MGK toplantısından önce Bahçeli ile Erdoğan arasında gerçekleşen görüşmede alındı. Bahçeli, 15 ve 22 Ekim tarihlerinde yaptığı tarihi çağrılarla yeni sürecin önünü açtı.
DEM Parti’nin Tavrı Değişti mi? Olumlu Başlangıç Sabote Edildi
Yeni süreçte dikkat çeken diğer bir gelişme, DEM Parti’nin ilk başta olumlu sinyaller vermesine rağmen kısa sürede tavır değiştirmesi oldu. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Bahçeli’nin açıklamaları sonrası “Muhatap Öcalan ve DEM Parti’dir” diyerek sürece sıcak baktıklarını ifade etmişti. Parti sözcüsü Ayşegül Doğan da benzer bir açıklama yaparak “İmralı hazır, sayın Öcalan hazır, demokratik siyaset hazır” demişti. Ancak, 22-23 Ekim tarihlerinde yapılan Parti Meclisi toplantısının ardından, parti bu pozitif tavrından uzaklaştı ve 27 Ekim’de yayınladığı bildiride olumsuz bir dil kullanarak yeni süreci gölgeledi.
DEM Parti’nin bildirisinde, “Kürt halkının kazanımlarını tasfiye etme girişimine karşı halkların tepkisini dindirme amacıyla yapılan geçici ve taktiksel adımlar sorunu çözmez” ifadelerine yer verilmesi, Bahçeli’nin başlattığı süreci baltalayan bir çıkış olarak yorumlandı. Kandil’de ve DEM Parti içinde terörün bitmesini istemeyen bazı grupların bu süreci sabote etmeye çalıştığı iddiaları da gündeme geldi.
Öcalan ve DEM Parti Süreci Engelliyor mu?
Bahçeli’nin tarihi çağrısına rağmen, DEM Parti’nin değişen tutumu ve PKK’ya yakın grupların süreci baltalama girişimleri, kamuoyunda sürece yönelik şüpheleri artırdı. Abdullah Öcalan’ın İmralı’da yeğeni Ömer Öcalan ile görüşmesi sonrası ortaya atılan “garantör ülke ve yasal güvence” taleplerinin de doğru olmadığı iddia edildi. Güvenilir kaynaklar, Öcalan’ın henüz sürece yönelik bu tür taleplerde bulunmadığını belirtiyor.
Ancak, Bahçeli’nin açıklamaları sürecin yalnızca yasal güvencelerle sınırlı kalmayacağını gösteriyor. Bahçeli, adeta buz kırıcı gibi davranarak tüm dikkatleri üzerine çekti. “Önce devletim, sonra partim” ilkesine sadık kalan Bahçeli, bu sürecin sadece bir siyasi strateji olmadığını, aynı zamanda Ortadoğu’daki yeni dengeleri de göz önünde bulundurarak hareket ettiklerini ifade etti.
CHP’de Kılıçdaroğlu Gerilimi Tırmanıyor
Öte yandan, sürecin gölgesinde kalan bir diğer gelişme, CHP içindeki Kılıçdaroğlu krizi oldu. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda yeni bir deklarasyon yapmaya hazırlanan eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, parti içinde büyük bir tartışmanın fitilini ateşledi. Kılıçdaroğlu’nun korumalarının CHP Genel Merkezi’ne 130 bin TL’lik yemek faturası göndermesi, partideki gerginliği artırdı. CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke imzalı resmi bir yazıyla, korumaların yemek masraflarının artık karşılanmayacağı bildirildi.
Bunun üzerine Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi tarafından kendisine tahsis edilen iki aracı iade etti. Bu durum, partide Kılıçdaroğlu’na yönelik muhalefeti güçlendirdi ve CHP ile eski genel başkan arasındaki iplerin iyice gerilmesine neden oldu. Kılıçdaroğlu’nun bugün yayınlaması beklenen deklarasyonun, parti içindeki gerilimi daha da artıracağı öngörülüyor.
Yeni Süreç Başarılı Olacak mı? Bahçeli ve Erdoğan’ın Tarihi Hamlesi
Bahçeli’nin çıkışı, sadece Türkiye iç siyasetini değil, Ortadoğu’daki dengeleri de etkileyecek potansiyele sahip. Ancak sürecin başarılı olması için zaman kaybetmeden harekete geçilmesi gerektiği vurgulanıyor. Geçmişte yaşanan çözüm süreçlerinde de olduğu gibi, süre uzadıkça sabotaj girişimlerinin arttığı biliniyor. Bahçeli ve Erdoğan’ın başlattığı bu yeni dönemin, sadece PKK karşıtlığından ibaret olmadığı ve Türkiye’nin geleceği açısından büyük bir fırsat sunduğu belirtiliyor.
Bahçeli’nin bu cesur hamlesine rağmen, Kandil ve bazı grupların süreci baltalamaya çalıştığı iddiaları, sürecin ne kadar zorlu geçeceğini gösteriyor. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da söylediği gibi, bu fırsatın kişisel hesaplara kurban edilmemesi gerekiyor. Türkiye’nin bu yeni süreci başarıyla tamamlayabilmesi için tüm tarafların samimiyetle hareket etmesi ve süreci baltalamaya çalışan grupların etkisiz hale getirilmesi şart.